10 Maddede Uzaktan Eğitimi Verimli Hale Getirmek

  •  8.12.2020
  •  

Pandemi dönemi pek çok açıdan ve toplumsal olarak her birimizi tek tek etkiledi. Genç, yaşlı, çalışan aklımıza gelen her bir grup ama itiraf etmek gerekiyor ki galiba bu dönemde en çok çocuklar ve ebeveynleri etkilendi. Geçtiğimiz Mart döneminde okulların kapanması ile başlayan süreç, epey yorulmuş olan çocuklar ve aileleri için belirli bir süre iyi bile geldi belki. Evde olmayı özleyen çocuklar, çocuklarıyla  zaman geçirmeye hasret anne-babalar için bir fırsat niteliği taşıdı. Üstelik yaklaşan yaz da umutları yeşertiyordu. Ancak tam olarak normalleşememişken, sürece 2. kez girmek, sürecin ne kadar süreceği konusundaki belirsizlik, çocuklarla evde yapılacaklar konusunda yaşadığımız motivasyon kaybı, online eğitim konusunda çocukların isteksizliği vb. pek çok neden bir araya gelerek iyice tükenmiş, süreçte ne yapacağını bilmez, sürüklenen annelerle dolduruyor etrafımızı maalesef.

Peki gerçekten tükettik mi yapılabilecekleri?

Çocukları motive etmenin, süreci sağlıklı yönetmenin bir yolu kalmadı mı artık?

Çocuklarla neler yapabiliriz, özellikle eğitim konusunda nasıl motive edebiliriz konusu elbette çok önemli ve üzerinde durulması gereken bir konu. Ama bu kez önce anne-babalar olarak kendimizden başlayalım istiyorum. Şu günlerde çocuklarımıza yardım eli uzatabilmek için önce bizim oksijen maskesine ihtiyaç duyduğumuz öyle açık ki… En son ne zaman “Benim neye ihtiyacım var? Bana şu an ne iyi gelir? dedik ve gözlerimizi kapatıp hayal kurduk örneğin. Olmayı istediğimiz yerde ve olmak istediklerimizle hayal ettik kendimizi. Çocuklarımızın bu dönemden ne kadar etkilenip etkilenmediği, yaşadıkları mahrumiyet vb. düşünüp üzülüyor, bir taraftan evden çalışmaya devam ederken çocuğumuza yeterli ilgiyi gösterememekten kaynaklı suçluyoruz  kendimizi.

Anne baba olmanın verdiği duyguyla zihnimizde hep bu dönemin çocuklarımız üzerindeki etkileri ve onları nasıl koruyacağımız var. Halbuki hatırlamamız gereken, bu dönem en az onlar kadar bizleri de, bizlerin  ruhsallığını da etkiliyor. Daha önce yaşantımızda deneyimlemediğimiz belirsizlik, kontrolünün elimizden alınması, müdahale edememek, kaybetme endişesi, devam eden sorumluluklar hepsini bir arada ve karmaşık şekilde yaşıyoruz. Elbette tüm bu yaşadıklarımız, bizi zaman zaman stabil olmaktan çıkaracak, bazen eşimize bazen çocuğumuza karşı daha sabırsız, bazen daha agresif bazen daha depresif yapacaktır. Çünkü insanız. Diyorum ya belki de ilk yapmamız gereken kendimize tüm bu duyguları, gel-gitleri yaşamak konusunda hak tanımak. Anne baba olmak son derece kutsal ve ayrıcalıklı olmakla birlikte bizi insan olmaktan çıkarmıyor, kabul edelim. Kendimize “Evet bugün böyleyim deyip izin vermek o kadar kıymetli ki bu dönemde. Ve her ne olursa olsun bu dönemin geçici olduğunu hatırlatmak.

Bu dönem eninde sonunda geçecek ve bizler belki ufak farklılıklar olsa da eski rutinimize döneceğiz. Üstelik sağlamlık ve onarım konusunda çocukların biz yetişkinlerden çok daha üst bir beceriye sahip olduğunu biliyoruz. Çocuklarımızın hem fiziki hem psikolojik açıdan ayakta kalmak üzerine bir sistemleri var ve onarım kapasiteleri, uyumlanma kapasiteleri bizlerden çok daha hızlı, bizlerden çok daha donanımlılar. Bu sebeple bu dönemi ele alırken, bu gerçeği göz önünde bulundurarak, evde bazen krizler yaşanabileceğini kabul ederek, evde işler istediğimiz gibi gitmediğinde bu dönemin geçici olduğunu ve eski düzenin geri geleceğini hatırlatarak başlamayı öneriyorum.

Gelelim neler yapabileceğimiz konusuna;

1- Bu dönemde çocuklar için günün planlı olması çok önemli. Aksi durumda önünde koca bir gün olan çocuk ne yapacağını bilemez, büyük ihtimalle ya sürekli size başvurur ya da ekrana. Dolayısıyla birlikte renkli, görsel bir gün planı oluşturarak başlanabilir. Tüm günü kapsayan, tablo görüntüsünde bir plan hazırlanarak evde uygun bir duvara asılabilir.

2- Karantinada ya da evde olmak demek uyku- uyanma- yemek saatlerinin tamamen değişeceği ve esneyeceği anlamına gelmemelidir.  Evde olduğu ve dersleri belki daha geç başladığı için çok geç yatmasına olanak tanımak, bu dönemin tatil olduğu mesajını vermekle eşdeğer olacaktır. Dolayısıyla uyku saatleri – uyanma saatleri konusunda ufak esneklikler olsa da genel olarak düzene sadık kalınması önemlidir.

3- Evde ve online ders yapıyor olmak, evin istediği köşesinde, istediği konumda, pijamalarıyla  derse katılacağı anlamı taşımamalıdır. Nasıl ki çocuklar okulda dersliklerinde ve belirli düzende derslerine devam ediyorlarsa, uygun çalışma masasında ve her gün aynı yerde derse katılmalıdır. Derse katıldığı ortamın sessiz, uyaranlardan uzak, masasının dikkat dağıtacak öğelerden arındırılmış olması, etrafının çeldirici oyuncaklarla dolu olmaması önemlidir.

4- Bazı evden çalışan anne-babalar çocuğun online dersi ile kendi çalışma masasını birlikte düzenlemekte, kendisi yanında işini yaparken çocuğu da online derse katılım göstermektedir. Açıkçası bu çocuğun uyumu, ailenin rahatsız edici bir gözetleme ve müdahaleden ne kadar uzak kalabileceğiyle ilgili olarak değişebilecek bir karardır.

5- Ailelerin en çok şikayet ettiği durum, çocuğun online derse katılması fakat sonrasında dikkatinin farklı yerlere kayması, kamerayı kapatması vb. konulardır. Burada anne/baba ve öğretmen rolü arasındaki farkı hatırlatmakta fayda var. Okul yüz yüze devam ederken sizin ebeveyn olarak göreviniz, çocuğunuz bazen istemese de her gün onun okula gitmesini sağlamaktır. Fakat sonrasında, ders içerisinde olup bitene müdahale edemezsiniz, etmemelisiniz de. Aynı şey online eğitimde de geçerlidir. Göreviniz gerekli koşulları sağlayarak çocuğunuzun saatinde online dersin başında olmasını sağlamaktır. Ancak devamında rol artık öğretmene geçer. Sınıflarda 40 dk. boyunca çocuklarımızın dikkatinin başka hiçbir şeye kaymadığını sadece derse odaklı şekilde dersi takip ettiklerini düşünmek epey idealist olurdu. Sınıf içerisinde de sıklıkla kopmalar yaşanır ve öğretmen öğrencilerini takip ederek, gerekli müdahaleyi yaparak kontrolü sağlar. Dolayısıyla online eğitimde de sürekliliği sağlayacak olan, kopan çocukları fark ederek aynı zamanda otoritesi ile de çocuğu derse döndürecek kişi öğretmendir bunu unutmayalım ve ebeveyn rolümüzde kalalım.

6- Yukarıda belirttiğimiz maddeye ek olarak, eğer derse katıldığı bilgisayar/tablette çok fazla oyun var ve kolayca ulaşabiliyorsa derse katıldığı bilgisayarı sadeleştirerek sürece destek olabiliriz.

7- Tüm günü evde geçiren ve arkadaşlarından uzak kalan çocuklar sürekli sizi yanında talep edebilir ve onunla oynamanızı isteyebilirler. Ancak bu talebin sürekli karşılanması gerçekçi olmadığı gibi gelişimsel açıdan çok faydalı olduğu da söylenemez. Çünkü çocukların yalnız kalma kapasitelerinin gelişimi de önemlidir. Ancak yine de çocuğun doyumunu sağlamak açısından; gün içerisinde sabah- öğlen- akşam bölecek şekilde kısacık süreler de olsa örneğin 10 dk – 20 dk- 10 dk gibi sadece çocuğa vakit ayırmak, onunla onun istediği şekilde oynamak etkili olacaktır.

8- Can sıkıntısı listesi oluşturmak. Yapılabilecek etkinlikleri, ürettiklerinizi, çocuğunuzla birlikte bir pano yapıp oraya yazabilir ya da kavanoz yapıp içine atabilirsiniz. Ve çocuğunuz çaresizce çok sıkıldığını söylediğinde, can sıkıntı kavanozundan bir etkinlik seçerek onu yapmaya yönlendirebilirsiniz.

9- Yeni kısıtlamalarla evde olmak demek, tüm  sınırların ortadan kalktığı anlamına gelmemelidir.. Ekranla ilgili sınırlarımız okul online da olsa yüz yüze de olsa devam etmelidir.

10- Geçişlerin önemini unutmayalım. Özellikle online derse başlamadan önce, son yarım saat kala “Yarım saat sonra online dersin başlayacak” diyerek hatırlatmak bu anlamda yaptığı etkinliği sonlandırmaya yönlendirmek önemlidir. Ve ders süresinin en az 5 dk. öncesinde ekran başında gerekli düzeneğin sağlanarak oturmasını sağlamak.

Sağlıkla eski düzenimize bir an önce dönmek dileğiyle,

Ceren Yüksel DIŞPINAR

Klinik Psikolog

 

Mucit Panda Blog İçeriğidir.