Konsantrasyonu Arttırmanın Yolları
- 1.11.2020
Ebeveyn olarak çocuklarımızın duygusal ve sosyal yaşantılarındaki mutluluk ve doyumları bizler için her zaman önceliklidir elbette. Bunun yanında yüksek beklentilere sahip olmasak da akademik yaşantısında en azından belirli bir düzeyde başarı gösterebilmesini dileriz çocuğumuzun. Bu süreçte dikkat süresi, odaklanma becerisi ya da motivasyon düzeyi bir engel olarak çıkabilir karşımıza. Özellikle son dönemde, online eğitimin de yaşantımızın bir parçası olduğu şu günlerde, konsantrasyon ve dikkatte devamlılık zorluklarını çok daha fazla gözlüyor olduk belki de. Konsantrasyon/Odaklanma becerisini arttırabilmenin yollarına bakmadan önce, bu beceriyi körelten, zayıflatan etmenleri fark ederek önleyici adımlar atmak faydalı olabilir.
Son dönemde hem vazgeçemediğimiz en büyük yardımcımız, hem de bir çok konuda günah keçisi listesinin baş kahramanı “ekran kullanımı” değil mi? Tv, telefon, tablet, izlenen videolar, çizgi filmler, oynanan oyunlar, sosyal medyada geçirilen vakit, hepsi içerisinde yer alıyor ekran kullanımının ve yapılan araştırmalar direkt olarak dikkat eksikliğine yol açmasa da dikkat ve konsantrasyon süreçlerine ciddi olumsuz etkisi olduğunu kanıtlıyor aşırı ekran kullanımının. Ekrandan yayılan dalganın nörolojik etkilerini bir kenara bıraksak da, ekrandaki hız, parlaklık, hareket gerçek hayatın hiçbir alanında olmadığından, gerçekte olanın (sınıf ortamı, öğretmen sesi, kitaptaki görsel vb.) çocuk beyni için uyarıcı haline gelmesi ve dikkatini çekebilmesi oldukça zorlaşıyor.
Özellikle uyku öncesi bir video izlemek hem biz ebeveynler için daha sakin ve kolay bir rutin sayılmakla birlikte çocuklar için de son derece cezbedici olabiliyor. Halbuki yapılan araştırmalar uykuya geçişten en az 60 dk öncesinde ekran kullanımının kesilmesi gerektiğini, aksi durumda ekrandan yayılan mavi ışığın uykuya geçişi ve kaliteli uykuyu sağlayan melatonin salgılanmasını geciktirdiğini söylüyor. Yeterli ve kaliteli uykunun konsantrasyon becerisi için öncelikli gerekliliklerden olduğunu biliyoruz. Konsantrasyon becerisi elbette nörolojik boyutu olan bir durum olmakla birlikte, geliştirilebilir, öğrenilebilir, eğitilebilir bir beceridir. Ve tam da bu sebeple ebeveyn olarak bizlerin çocuklarımıza her konuda olduğu gibi bu konuda da nasıl model olduğumuz çok önemlidir.
Bizlerin nörolojik olarak nasıl bir beceriye sahip olduğumuzdan bahsetmiyorum, çocuklarımızla geçirdiğimiz vakit içerisinde ne kadar sadece onlara odaklandığımızdan, birlikte yaptığımız eylem her ne ise ne kadar sadece ona konsantre olduğumuzdan bahsediyorum. Çünkü itiraf edelim ki, iyi niyetle ve hevesle çocuğumuzla oyun oynarken bile çoğu zaman dikkatimiz çalan telefonumuza, sosyal medyadan gelen bildirimlerimize kayabiliyor. Bu durumda çocuğumuzun da bize bakarak öğrendiği, tek bir eyleme odaklanmamak, sürdürmemek olabiliyor.
Çocuğun konsantre olabilmesi için ön koşul ortamın buna uygun hazırlanmış olmasıdır. Çalışma masasını süslemek, sevdiği oyuncakları koymak özellikle kız çocuklarını çok heveslendirse de, konsantrasyonu bozan bir etkisi olduğunu unutmamak gerekir.
Çalışma masasının mümkün olduğunca sakin ve soft renklerde olması, üzerinde ihtiyacı olan kalem-silgi-defter gibi materyaller dışında çok fazla materyal barındırmaması, çalışma ortamının sessizliğini sağlayabilmek, ekranı mutlaka uzak tutmak uygun ortam için gereklidir. Çalışırken çocukların ayaklarının havada kalmaması, yere temas etmesi de biliyoruz ki onları rahatlatmaktadır.
Hem eğitici, geliştirici, iyileştirici hem de eğlendirici oyunları içerenler, çocuklar için dünyanın en iyi oyuncaklarının arasında. Oyun, çocuklar için elimizdeki en güçlü kaynak ve sonuna kadar faydalanmak gerekiyor. Pek çok oyun hem birlikte vakit geçirerek, duygusal olarak onu beslemek, konsantrasyonunuzla ona model olmanın yanı sıra; düzenli ve planlı oynadığınız oyunla nörolojik değişimi de gerçekleştirir.
Bu noktada pek çok kutu ve akıl oyunu önerilebilir. Equilibrio, Jenga, mikado gibi oyunlar, kutu oyunları, renkli oyun hamurları gibi materyaller hem eğlenceli hem de beden ve konsantrasyon kontrolü gerektiren oyunlar olması açısından oldukça destekleyicidir.
Hareketin sadece bedensel gelişim ve sağlık açısından değil, beyin gelişimi üzerindeki etkileri de biliniyor. Son dönemde yapılan araştırmalar, hareketsiz ve sürekli kapalı alanda kalan çocukların, dikkat sürelerinin, odaklanma becerilerinin diğerlerine göre anlamlı farklar sergilediğini gösteriyor.
Yani dışarı çıkıp bir süre yürümek, koşmak, atlayıp, zıplamak konsantrasyon üzerinde oldukça olumlu etkilere sahip.
Son dönemde biz ebeveynler de farkında olmadan çocuklarımızı hem tembelliğe sürüklerken hem de konsantrasyon gibi pek çok gelişim alanlarını köreltebiliyoruz. Ev içerisinde çoğu zaman çocuğumuzdan bir şey istemek (herhangi bir şeyi getirmesi, okul hazırlığını yapması, ayakkabısını giymesi, kıyafetini katlaması vb.) yapmayacağı ve erteleyeceği düşüncesiyle vazgeçtiğimiz ve onun yerine bizim yaptığımız bir şeye dönüşmedi mi? Halbuki sıralı yönergeler vermek çocuğumuzun konsantrasyonu için oldukça önemli bir geliştirici.
Yani, “Bu oyuncağı odana götürdükten sonra, mutfaktan bardak alıp gelebilirsin.” Ya da markete giderken liste yaparak 3 ürünü almayı onun görevi haline getirmek gibi.
Son dönemde yetişkinler dünyasından da doğru nefesin dikkat ve süreçlerine olan etkisini biliyoruz. Çocuklar için de benzer durum söz konusu. Balon şişirmek, müzik aleti üflemek, baloncuk yapmak, mum üflemek gibi regülasyon sağlayan aktivitelerin aynı zamanda beyin yapısını etkileyerek, konsantrasyon geliştirici bir etkisi olması oldukça şaşırtıcı değil mi? Çalışma zamanının hemen öncesine eklenebilecek aktiviteler olabilir.
Çocukların dikkat ve konsantrasyon sürelerinin zaten belirli sürelerde olabileceği ve belirli süreler sonrasında dağılabileceğini bilmemiz gerekiyor. Çocuğumuzun 60 dk boyunca hiç ara vermeden ödevlerine başlayıp bitirmesini beklemek çok gerçekçi olmayabilir. Çocuğumuzun yaşı ve durumu ile de bağlantılı olarak 20 – 30 dk.lar arası mola vermek ancak molaları 5-10 dk. lık dinlenmeler ile sınırlı tutmak önemlidir.
Mola verip, çocuğun çok sevdiği oyuncaklarıyla oynaması, ekrana dönmesi demek moladan çıkıp tekrar ödeve dönecek motivasyon ve konsantrasyonu kaybetmesi anlamına gelir. Molaların kısa süreli tutulması ve zihni dinlendirme amacı taşıdığı unutulmamalıdır.
Elbette tüm bunların yanında, konsantrasyonun duygusal süreçten ve doğru iletişimden en çabuk etkilenen olduğunu unutmamak gerekiyor.
Dolayısıyla bazen dikkat eksikliği ya da konsantrasyon bozukluğu gibi görünen aslında yoğun kaygının, duygusal incinmenin, ilişkisel bir örselenmenin habercisi olabilir. Dolayısıyla uzman görüşü ve desteği almanın da önemini unutmayalım.
Ceren Dışpınar
Klinik Psikolog
Mucit Panda Blog İçeriğidir.